Frigya Krallığı, MÖ birinci binyılın başlarında modern Türkiye’nin, yaklaşık üçte birini kapsıyordu. Frig kültürü birkaç yönüyle iyi bilinir. Bunlardan biri, 18’inci yüzyıl Fransa’sında ve 19’uncu yüzyıl Amerika’sında özgürlük kavramını sembolize eden Frig başlığıdır. İkincisi, MÖ 740-700 yılları arasında Frigya’nın başkenti Gordion’da hüküm süren ve altın dokunuşa sahip olduğu söylenen Frigya’nın ünlü kralı Midas’tır. Üçüncüsü ise MÖ 333 yılında Büyük İskender tarafından Gordion’da kesilen Gordion Düğümü’dür.
Frigler aynı zamanda üzüm şarabı, arpa birası ve bal likörünün karışımından oluşan ve muhtemelen safranın da eklendiği güçlü bir alkollü içkiye olan düşkünlükleriyle de tanınırlar. Bira, sıvıdaki tortuyu süzen, süzgeçli, emzikli ya da uzun akıtacaklı kaplardan içilirdi. Bu kullanıma en güzel örnek, MÖ 500-490 civarına tarihlenen Gordion’daki Boyalı Ev’de bulunan duvar resimlerindeki tasvirlerden biliniyor. Bu kapların Matar (Kybele) kültünün rahibeleri tarafından kullanılıyor olması da freskler üzerinde görülebilir.
Frig kültüründe biranın yerine dair kapsamlı bilgileri, Anadolu’daki en büyük 2’nci Tümülüs olan, Gordion Midas Tümülüsü’nden (Tümülüs MM) alırız. Tümülüs MM, MÖ 740 civarında inşa edilmiştir. Antik kaynaklardan Midas’ın MÖ 709’da hala yaşadığı anlaşılıyor. Bu nedenle tümülüsün Midas’ın kendisine ait olmadığını biliyoruz. Ancak ‘Midas Tümülüsü’ adı hala geçerlidir çünkü Midas bu mezar anıtını muhtemelen şehre ve efsanevi Gordion Düğümü’ne adını veren babası Gordios için yaptırmıştır.
CENAZE TÖRENİNDE ZİYAFET VERİLMİŞ
Tümülüs MM, Anadolu’da soyulmamış az sayıdaki kraliyet mezarlarından biridir. Mezar içinde ele geçen buluntular, cenaze töreninin ne şekilde yapıldığına dair ipuçları vererek o anı canlandırmamıza imkan sağlar. Buna göre cenaze töreni sırasında bir ziyafet verilmiştir. Ele geçen bronz kapların sayısına göre törene yaklaşık olarak 120 kişinin katılmış olduğu düşünülüyor. Bu bronz kaplar, bir daha kullanılmayacakları düşünüldüğü için yıkanmadan olduğu gibi ölen kralın mezar odasına bırakılmıştır. Mezar, 1957 yılında kazıldığında, kapların içinde kalan kurumuş tortular toplanarak analiz edildiğinden cenaze ziyafeti sırasında yas tutanların ne yiyip içtiğini tam olarak biliyoruz. Organik kalıntılar, menünün mercimek, kuzu ya da keçi yahnisi içerdiğini ve etlerin az önce bahsettiğimiz bira-şarap karışımıyla terbiye edildiğine işaret eder.
Bir ziyafet sırasında 120 kişiye bira veriliyorsa, sıvıyı bir yerde tutmak ve servis etmek için özel kaplar gereklidir ve bunların hepsi mezar odasının kazısı sırasında bulunmuştur. Anlaşılan o ki bira, her biri 150 litre kapasiteli üç büyük bronz kazana doldurulmuştu. Biranın daha küçük kaselere servisi ise kazanların içine daldırılan iki bronz situla kullanımıyla sağlanmıştı.
Bu situlalar özellikle ilginçtir çünkü aslan ve koç başı şeklinde yapılmış olmaları Asur örnekleri ile paraleldir, bu nedenle situlalar muhtemelen Asur’dan Frigya’ya gönderilen diplomatik hediyeler olmalıdır. Yiyecek ve içeceklerin konulduğu ahşap servis sehpaları da çok iyi korunmuştur. Sehpalar üzerindeki bezemeler, Gordion’un mozaiklerini, seramiklerini ve tekstillerini süsleyen karmaşık geometrik desenlerin bir örneğini sunar.
KASELERİN AĞIZ KENARINA SAHİBİNİN İSMİ KAZINIRDI
İnsanlar bir ziyafete gittiklerinde, yanlışlıkla başka birinin içki kabını kullanmadıklarından emin olmak isterler ve belli ki aynı şey Gordios’un MÖ 740 yılındaki cenaze töreni için de geçerliydi. Bronz kaselerin bazılarının ağız kenarında, başka bir kişinin kasesiyle karıştırılmaması için sahiplerinin isimlerini kazıdıkları balmumu şeritler vardır.
Bu kapların bırakıldığı mezar odası, dünyanın ayakta kalan en eski ahşap binası olarak halen korunur ve cenaze töreninde içilen alkollü içecek de şaşırtıcı bir şekilde halen varlığını sürdürür. İçeceğin tortusu yaklaşık 30 yıl önce Philadelphia’daki Penn Müzesi’nde analiz edildikten sonra, yerel bir bira şirketi (Dogfish Head Craft Brewery) ‘Midas Touch Beer’ olarak etiketledikleri bir bira üretmeye başladı. Bu bira, MÖ 8’inci yüzyılda Gordion’da Frigyalılar tarafından içilen birayla aynı tarife sahip yani Midas’ın babasının cenazesinde içtiği biranın aynısı günümüzde hala içilebiliyor. Bu tarifin günümüzde kullanılması, ilk kez yaklaşık olarak 3 bin yıl önce üretilmiş olan, yüksek kaliteli yiyecek ve içeceklerin asla eskimeyeceği gerçeğinin güçlü bir hatırlatıcısıdır.
*Pennsylvania Üniversitesi Arkeoloji ve Antropoloji Müzesi, Prof. Dr.
(KÜLTÜR SANAT SERVİSİ)