31 Mart yerel seçimlerinin ardından siyasi partiler, seçim sonuçlarına ilişkin analizlerine devam ediyor; seçmenin verdiği mesajlar doğrultusunda, 4 yıllık seçimsiz döneme ilişkin stratejiler belirlenmeye çalışılıyor.
Seçim sonrasında İYİ Parti lider değişimine giderken, Saadet Partisi’nde de Temel Karamollaoğlu Genel Başkanlığı bırakmaya hazırlanıyor.
CHP’nin seçim öncesinde nokta koyduğu “değişim” tartışması, ilk kez ikinci parti konumuna düşen iktidar partisinin de en önemli gündem maddelerinden birisi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “değişim” mesajı olumlu karşılansa da, AK Parti içinde “değişim isimlerle sınırlı kalırsa yol alamayız; politika, iş yapış biçimi değişmeli” talepleri yüksek sesle dile getiriliyor. Değişimin adresi olarak ise sonbaharda yapılması planlanan olağan kongre gösteriliyor.
Yerel seçim yenilgisinin ardından, parti içi değerlendirme toplantılarının sürdüğü AKP’de, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir süredir parti kurullarında değişim mesajı veriyor.
Erdoğan, son olarak Salı günkü genişletilmiş il başkanları toplantısında yaptığı konuşmada da “Milletin sınıfta bıraktığını baş tacı edemeyiz” sözleriyle, parti kurullarında değişikliğe gideceğini bir kez daha vurguladı. Bu değişikliğin kabineye de uzaması sürpriz olmayacak.
Erdoğan’ın seçim sonrasına ilişkin ikinci değişim adımı ise kendisinin “siyasette yumuşama”, CHP Lideri Özgür Özel’in “normalleşme” olarak nitelendirdiği, muhalefetle diyalog kapısını açması oldu.
İktidar partisinde seçim sonuçları ve yeni dönem stratejilerine ilişkin kapsamlı değerlendirmelerin önce milletvekilleri, Haziran ayı içinde de belediye başkanlarının katılımıyla gerçekleştirilecek kampta yapılması planlanıyor.
Meclis grubunda iç değerlendirme toplantıları başladı
Erdoğan’ın başkanlığında yapılacak kamp öncesindeyse Meclis grubu ile toplantı süreci başladı. AKP Grup Başkanı Abdullah Güler ve grup başkanvekilleri, sorumluluk alanlarındaki milletvekilleriyle gruplar halinde görüşerek, seçim yenilgisinin nedenleri, şikayetleri ve yeni döneme ilişkin önerileri alıyor.
Geçen hafta, Grup Başkanvekili Abdülhamit Gül, Grup Başkanı Güler’in de katılımıyla, sorumluluğundaki 40’ın üzerindeki milletvekiliyle bir araya geldi. Salı günüyse grup başkanvekilleri Özlem Zengin ve Leyla Şahin Usta, ayrı ayrı milletvekili gruplarıyla görüşmelerini sürdürdü. Kulislere yansıyan bilgilere göre bu toplantılarda sahadan izlenimlerini aktaran milletvekillerinin en çok ilettikleri eleştiri başlıkları şöyle oldu:
- Memura zam yapılırken, emeklilere yapılmaması adaletsizlik duygusu yarattı. Büyük bölümü AKP seçmeni olan emekli, son ana kadar zam bekledi ama beklentisi karşılanmadı. Seçmen bize kızdı ve küstü.
- İktidara geldiğimizde, sağlık en iddialı olduğumuz alandı. Şimdi en çok şikayet hastanelerden, doktor yetersizliğinden geliyor. Sağlıkta randevu sistemi düzeltilmeli, doktor açığı giderilmeli.
Sahada en çok gelen şikayetlerden birisi “kamuda mülakat”ın kaldırılması. Vatandaş, seçim beyannamesinde yer alan ve seçim öncesinde verilen mülakatın kaldırılması sözümüzü tutmamızı bekliyor. - Birçok yerde aday tercihi nedeniyle kayıplar yaşandı. Aday belirleme süreci şeffaf, kurumsal bir çerçeveye oturtulmalı.
- Başta emekliler olmak üzere bize kızan küsen seçmenin büyük bölümü yine de başka partiye yönelmemiş. Sandığa gitmeyerek, aslında bize merhamet etmiş. Bu da hâlâ seçmenin Cumhurbaşkanımız ve partimizden umudunu kesmediğini gösteriyor. Bunun telafisi için yeni dönemde sadece kişi değil, politika değişikliğine de gidilmeli.
- Seçim süreci ve sonrasında sürekli milletvekilleri hedef oluyor, en kolay suçlanacak kesim oluyor. Seçim yenilgisi nedeniyle varsa bir kabahat en az kabahatli olan grup milletvekilleri. Kampanyanın parçası değiller, aday belirleme süreçlerinde yoklar. O nedenle Meclis güçlendirilmeli ve daha fonsiyonel hale getirilmeli, milletvekillerinin etkinliği artırılmalı.
“Yumuşama olumlu, isim değil politikalar değişmeli”
Milletvekili toplantılarında dile getirilen bu şikayetlerin yanısıra, parti kulislerinde “müfredat değişikliği” ve “kayyum politikaları”na yönelik eleştirileri de duymak mümkün.
Geçmişteki seçilmiş belediye başkanları yerine kayyum atanmasının sadece bölgede değil, İstanbul, İzmir gibi büyükşehirlerde de oy kaybına neden olduğuna işaret ediliyor. Kürt nüfusun artık çok büyük bölümünün büyükşehirlerde yaşadığına dikkat çeken bir AKP kurmayı, şu örneği veriyor:
“Örneğin bölgedeki Kürtlerin yüzde 57’si, kimlik üzerinden tercihte bulunurken, İstanbul’da bu oran yüzde 83’e çıkıyor. O nedenle Doğu’daki kayyum, İstanbul’da, İzmir’de de bize büyük zarar verdi.”
CHP ve AKP’de normalleşme veya yumuşama sürecinden ne bekleniyor?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “normalleşme”, Erdoğan’ın “yumuşama” olarak nitelendirdiği iktidar-muhalefet diyaloğu konusunda AKP ve CHP içinde farklı yorumlar yapılıyor.
CHP içinde ve muhalif kesimlerde, “siyasette yumuşama adımı”nı “seçimden yenilgiyle çıkan, ekonomik kriz nedeniyle sıkışan Erdoğan’ın zaman kazanma hamlesi” olarak değerlendirenler olsa da, CHP yönetiminde “temkinli iyimserlik” havasının sürdüğünü söylemek mümkün. Örneğin bazı CHP milletvekilleri, Osman Kavala’nın yeniden yargılama talebini değerlendirecek mahkeme heyetinin değişmesini, siyasetteki normalleşme adımlarına bağlıyor. Ancak yine de “sonucu görmeden, paçaları sıvamamak” gerekir yorumları yapıldığını da belirtelim.
İktidar partisinde de siyasi kutuplaşmanın seçmeni yorduğu kabul ediliyor ve bu anlamda Erdoğan’ın verdiği “yumuşama” mesajları olumlu karşılanıyor. Bazı AKP kurmaylarına göreyse CHP’nin seçim başarısı ve siyaset iklimindeki yumuşamanın temelinde, CHP’deki “politika değişikliği” yatıyor:
“Aslında CHP, AK Partilileşti. CHP; seçimi CHP politikalarıyla kazanmadı, bizim tarzımızı, metodlarımızı kullanarak kazandı. Mesela Arapça tabelalarla ilgili o açıklamayı Tayyip bey yapsaydı ne olurdu, nasıl tartışmalar yaşanırdı? Baktı ki bu politikalarla seçim kazanma şansı yok, onlar da biraz daha ortaya, makule gelelim dedi.”