Seçimler üzerinden Türkiye-KKTC ilişkilerini eleştirdiği “Beyaz Ev” başlılı yazısı gerekçe gösterilerek “Güvenlik Kuvvetleri’nin manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif ettiği” suçlamasıyla 10 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan gazeteci Ali Kişmir’in 27 Aralık’taki duruşması öncesinde Avrupa Gazeteciler Federasyonu’ndan “Erdoğan gazetecilere baskı politikasını Kıbrıs’a ihraç etmeye çalışıyor” açıklaması yapıldı.
2020’deki bir yazısında “Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nı hedef gösterdiği” ve kurumun “manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif ettiği” iddiasıyla hakkında 10 yıl hapis istemiyle dava açılan Basın Emekçileri Sendikası (BASIN-SEN) Başkanı, gazeteci Ali Kişmir’e Avrupa Gazeteciler Federasyonu’ndan (EFJ) destek geldi.
EFJ Başkanvekili Mustafa Kuleli davayı “Kıbrıs Türk toplumundaki eleştirel sesleri bastırma operasyonu” olarak nitelendirirken “Erdoğan hükûmeti Türkiye’deki gazetecilere yönelik baskı politikalarını Kıbrıs’a ihraç etmeye çalışıyor. Bağımsız ve egemen olduğunu iddia ettikleri KKTC’nin yargısına, siyasetine, medyasına müdahale ederek Kıbrıs’ın kuzeyine Türkiye’deki anti-demokratik ve otoriter düzeni dayatıyorlar” açıklamasını yaptı.
“Ismarlama bir siyasi davayla Kıbrıslı Türklere gözdağı verilmek istendiğini” söyleyen Kuleli; “Kuzey Kıbrıs yargısının baskılara boyun eğmeyerek siyasetçilere önemli bir ders vereceğini umduğunu” belirtti.
“Temelsiz ve orantısız suçlamaların geri çekilmesini talep ediyoruz”
EFJ’nin çağrısıyla sosyal ağlarda #AliKismir etiketiyle gazeteciliğin suç olarak görülemeyeceği vurgulanırken örgütün Genel Sekreteri Ricardo Gutiérrez de davaya şu sözlerle tepki gösterdi:
“Meslektaşımız Ali Kişmir’e yönelik temelsiz ve orantısız suçlamaların geri çekilmesini talep ediyoruz. Gazetecileri susturmak için dava açmak otoriter rejimler tarafından gerçekleştirilen bir eylemdir. Yetkilileri eleştirel gazetecilere karşı cezai kovuşturma açmaktan vazgeçmeye çağırıyor ve ifade özgürlüğüne yönelik yükümlülüklerini hatırlatıyoruz.”
Kişmir, KKTC’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerleri hakkında yazdığı yazıda şunları kaydetmişti: “Ankara’nın, son olarak siyasetimize ayar vermek için bazı UBP’li vekilleri çağırdığı yerin adı ‘Beyaz Ev’ olabilir ancak siyasetimizi getirdiği konum açıkçası “Genel ev”dir! Ankara adanın kuzeyindeki hâkimiyetini kaybetmeyi, varlığının sorgulanmasını ve Kıbrıslı Türklerin kendi ayakları üzerinde durmasını istemiyor! Sürekli bağımlılık pozisyonunda kalınmasını, ‘Yetiş ana’ manşetlerinin atılmasını, otur denilince oturan kalk denilince kalkan bir lidere sahip olunmasını arzuluyor.” |