Gülsen Solaker
31 Mart yerel seçimlerinde başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyükşehirlerde nasıl bir strateji izleyeceği merak edilen DEM Parti heyetinin yarın CHP’ye yapacağı ziyaret sürecin nereye evrileceği açısından önemli görülüyor.
HDP hakkındaki kapatma davası nedeniyle 14 Mayıs seçimlerine Yeşil Sol Parti çatısı altında giren, ardından da önce HEDEP sonra da DEM Parti ismini alan Kürt siyasi çizgisi, genel seçimde kendilerinin de desteklediği Millet İttifakı’nın kaybetmesinin ardından strateji değiştirmişti.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 13 Aralık’ta DEM Parti’yi ziyaret etmişti. DEM heyetinin yarınki temasları iade-i ziyaret olarak tanımlanıyor ve görüşme sonunda bir açıklama yapılması ihtimal dahilinde.
Adaylarını “kent uzlaşısı” modeliyle belirleme kararı olan DEM Parti’de bu hafta sonu 13-14 Ocak’ta doğudaki 11’i il olmak üzere toplam 90 merkezde ön seçim için sandık kurulacak ve 100 bine yakın delege oy kullanacak.
2019’daki yerel seçimde “iktidara kaybettirme” politikası izleyen ve bu çerçevede bazen seçmenlerine kendilerine çok uzak da olsa muhalefet adaylarına oy verme çağrısı yapan HDP, şimdi ise yeni ismiyle DEM Parti bu yerel seçimde ise büyükşehirler başta olmak üzere Batılı belediyelerde ne yapacağını netleştirmeye çalışıyor.
DEM Parti İstanbul’dan aday çıkaracak mı?
Parti ön seçim yapmadığı ve çoğu batıda yer alan yerlerde adayını “kent uzlaşısı” ile belirlemek için eğilim yoklamaları yaparak kentlerin farklı kesimlerinin görüş ve önerilerini alıyor.
Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu, DEM Parti ile ilgili bu belirsizliğin bir müddet daha devam etmesini bekliyor. Ruhavioğlu, İstanbul adayının açıklanmasıyla bu kez de bu isim güçlü bir aday mı değil mi ve nasıl bir kampanya yapacak gibi tartışmaların başlayacağını söyleyerek sözlerini şöyle sürdürüyor:
“DEM Parti’nin güçlü ve oy toplayabilecek bir aday çıkarması durumunda biz artık işlerin CHP ve İmamoğlu için kötüye gittiğini düşünebiliriz ve buradan hareketle acaba iktidarla bir çeşit uzlaşı mı var düşüncesi de güçlenebilir. Fakat o güne kadar ben bir netleşme beklemiyorum.”
DEM Parti’nin oylarının kilit olduğu İstanbul gibi kentlerde partinin kendi adayını çıkartıp çıkartmayacağı faktörü iktidar için de büyük önem taşıyor.
DW Türkçe’ye konuşan iki partinin de yetkilileri son zamanlarda ortaya atılan AKP ile DEM Parti arasında “pazarlıklar” olduğu iddialarını kesin bir dille yalanlıyor.
DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan 2023 yılının son günlerinde DW Türkçe’ye verdiği demeçte “pazarlık” iddialarını geri çevirerek “Bunlar bize dışarıdan yol belirlemeye çalışan, rota belirlemeye çalışan aynı istikamette gitmemizi isteyen kimi çevrelerin art niyetli düşünceleri. Biz bir şey karşılığında asla pazarlık yapmayız” demişti.
AKP’nin DEM Parti’den beklentisi ne?
İktidar kanadı da bu yöndeki haberlerin doğru olmadığını söylerken AKP’li isimler arasında ise genel beklenti “DEM Parti’nin seçmenlerine sandıkta AKP adaylarını işaret etmesi değil; CHP adaylarını işaret etmemesi” olarak özetleniyor.
Ruhavioğlu da iki parti arasında bu tür bir pazarlık olmadığını düşündüğünü söylerken şunları ekliyor:
“Ben de DEM ile AK Parti arasında doğrudan ya aktörler nezdinde arka kapı da olsa bir müzakere, diplomasi yürüdüğünü görmüyorum. Böyle bir kanaatim de yok. Ancak ne oluyor? Bu işin her iki tarafın da hayrına olabileceğini düşünen daha bağımsız insanlar iki tarafla görüşüyor olabilir.”
DEM Parti’nin son zamanlarda verdiği mesajların daha öncelikli olarak iktidarla bir neticeye varmak üzerine kurulu olduğuna da dikkat çeken Ruhavioğlu, “Kayyum meselesini garantiye almak, yargılamalarda hukukun gözetilmesi, Öcalan üzerindeki tecrit gibi meselelerle ilgili talepler var. Bu taleplere bakıldığında bunlar CHP’nin karşılayabileceği şeyler değil. Ama tabii bu taleplere karşı AK Parti’den bir cevap gelmiş de değil” diyor.
Ruhavioğlu, DEM Parti’nin CHP’yi desteklemekten somut bir kazancı bulunmadığını ve son genel seçimde Zafer Partisi ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında son anda yapılan protokolün Kürt seçmenleri yaraladığını söyleyerek bu zor denkleme dair şunları kaydediyor:
“Ama diğer taraftan parti seçmeninin muhalif bir seçmen olduğunu, AK Parti ile CHP arasında Batı’da CHP adaylarını desteklemeye daha müsait olduğunu da görüyoruz. Dolayısıyla DEM Parti taleplerine iktidar kanadından bir cevap bulamazsa; ‘Madem bize cevap vermiyorlar, o halde daha güçlenirlerse üzerimize daha sert şekilde gelebilirler. Biz bu gücü dengeleyelim de diyebilir ve AK Parti’yi İstanbul özelinde kaybettirmek üzere bir stratejiye de geçebilirler belki.”
Ruhavioğlu, siyaset kulislerinde “DEM, batıda adaylar çıkarsın, CHP’ye kaybettirsin; bunu bir iyi niyet olarak AK Parti’ye göstersin. Erdoğan da bunu karşılıksız bırakmaz ve karşı iyi niyet göstergesi olarak kayyum atamaz” gibi bir niyetlerden oluşan resmi olmayan konuşmaların olduğunu hatırlatıyor.
Araştırmacıya göre bu çerçevede belediye başkan adaylarının katı hukuki süreçlerden geçtikten sonra belirleneceği ve onun akabinde de milletvekilleri gibi dokunulmazlık sahibi olabilecekleri gibi bir kanun teklifi iktidarın iyi niyet göstergesi olabilir ama buna ilişkin duyduğumuz somut bir hazırlık bulunmuyor.
İstanbul için DEM’in kararı ne olacak?
Anketlere ve kamuoyu araştırmalarına göre DEM Parti’nin oy oranı özellikle İstanbul gibi seçimlerin bıçak sırtı geçeceği illerde fark yaratacak oranda.
DEM Parti’nin İstanbul stratejisi ise henüz kesin olarak çizilmiş değil.
Bu arada 2016 yılından beri Edirne cezaevinde bulunan ve geçtiğimiz haftalarda babasını kaybeden eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın babasının vefatından sonra Ekrem İmamoğlu’nun taziye mesajı yayınlamaması tartışma konusu olmuştu. İmamoğlu’nun Başak Demirtaş’ı arayarak taziyelerini ilettiği da haberlere yansımıştı.
Başak Demirtaş’ın İmamoğlu’nun karşısına aday olarak çıkartılma ihtimali de siyaset kulislerinde bir süredir konuşulan ancak tarafların açıklama yapmadığı bir husus iken son günlerde eski Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş da İstanbul için zikredilen isimlerden.
Ruhavioğlu, 2019 seçimlerinde HDP seçmenlerinin yüzde 90’ının İmamoğlu’na oy verdiğini anımsatarak 31 Mart için ise şunları kaydediyor:
“Kürt seçmen her ne kadar kendi partisine konsolidasyonu yüksek olsa da stratejik düşünmeyi bilen seçmen ve Kurum’un kazanmasının iktidarı daha güçlendireceği ve Kürtlerin belki de lehine olmayacağı gibi bir düşüncesi olabilir. Yani muhalefet duygusu daha baskın olan en az bir üçte birlik DEM seçmeni yine gidip İmamoğlu’na oy verir.”
Ruhavioğlu’na göre İmamoğlu’nun DEM seçmenlerinin üçte ikisine kadar oylarını alabilme potansiyeli bulunuyor ancak bu da partinin kimi aday göstereceğine ve kampanyalara bağlı.
“Bu seçim biz 2019’daki yüzde 90’ı göremeyiz ama DEM seçmeninin yüzde 60’ını almak İmamoğlu’na yetiyor” diyen Ruhavioğlu, çünkü İmamoğlu’nun bu kez belediye başkanı olmanın avantajlarını da taşıdığı, büyük kentlerde muhalif seçmenin daha hızlı konsolide olduğu ve ekonomiden duyulan hoşnutsuzluğun İstanbul gibi büyük metropollerde daha belirgin olması gibi etkenlerin İmamoğlu lehine olduğunu söylüyor.
Bu arada DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli en son Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’a yaptığı açıklamada Murat Kurum’u desteklemek gibi bir seçeneklerinin olmayacağını belirterek “Bir kentte başka bir aday üzerinde kent uzlaşısı sağlanmışsa orada aday çıkarmayacağız. Çıkardıysak geri çekeceğiz. Bu kadar net” demişti.
Antalya olayının arkası gelir mi?
DEM Parti ile CHP arasındaki ipler Antalya ile ilgili yaşanan olayla gerilirken bu gerilimin de yarınki görüşmede gündeme gelmesi bekleniyor.
Antalya 1’inci Olağanüstü İl Kongresi için şehrin CHP’li belediyesinden salon talep eden DEM Parti salon alamamıştı. Kongrede bu durumu eleştiren Tuncer Bakırhan “Bizi yok sayan, insan yerine koymayan, bize AKP ve MHP gibi yaklaşan insanlara ne oy ne de iş birliği yapmayacağımızı buradan ilan ediyorum” demişti.
Ancak siyasi kulislerde Antalya olayının biraz da CHP’nin oradaki adayına dair süren belirsizlik nedeniyle çıkmış olabileceği yorumları yapılıyor, böylelikle ortamın biraz yumuşatıldığı konuşuluyor.